#oncekahvemgörüş: "3.dalga/nesil üzerine"







Önceki yazımda spesifik bir çekirdek üzerinden 3.dalga'ya giriş yapmıştım. Bu yazımda bu akımı biraz daha açmak istiyorum.

Siz de fark edeceksinizdir ki kahvede 3.dalga denildiğinde çoğu insan HARIO V60, Chemex yahut Syphon gibi laboratuvar-vari ekipmanları görmeyi bekliyor. Oysa bu kavramın bahsettiğimiz ekipmanlarla doğrudan bir ilişkisi bulunmamakta.

İşin özüne bakarsak, kahvede 1.dalga/nesil olarak adlandırılan süreç “instant coffee” de denilen pratik, suda çözünen poşet çay benzeri kahvelerin hayata girmesiyle başlıyor. Bunların en bariz örneği Nescafe’nin başı çektiği granül kahveler iken farklı poşet kahve örnekleri de görülebiliyor.

2.dalgaya geldiğimizde ise kahvenin artık zincirleşerek endüstrileşmesini ve hayatın bir parçası olmasını gözlemliyoruz. Bunun en bariz örneği Starbucks-vari take-away kahveciler. Keza artık insanlar da evlerindeki alet-makinelerle demleme yapabilir duruma geliyorlar. Özetle kahve yaygınlık kazanıyor.
3.dalgada ise temel mantık kahveye atfedilen önemin artması ve kahvenin sistematik bir şekilde incelenmesi. Nasıl şarapta üreticisinden teruarına, rekoltesinden üzüm cinsine ve hatta bağın danışmanına kadar inceleniyorsa kahvede de aynı sürecin uygulanabileceği düşünülüyor. Aslında ikisinin de geniş bir varyete havuzuna sahip meyveler olduğunu hatırlarsak kahvenin de şarap konumuna gelmeyi sadece biraz zaman(yaklaşık 3-4 asır😉) ve yatırım istiyor.


Peki kahvenin yetiştirilmesinden işlenmesine, kavrulmasından öğütümüne ve demlenmesine değin uzanan yolu takip ederek kahveye büyük bir önem atfeden bu akım ile V60 veya Chemex gibi ekipmanların bağı ne?

Mantığını oturtarak düşünelim. Şayet bir yiyecek unsuruna değer atfetmek istiyorsanız

1. Ritüelleştirmelisiniz

2. Estetikleştirmelisiniz

3. Kişileştirilebilir kılmalısınız

Tam da bu noktada 1.maddeden ötürü kahvenin otomatik ekipmanlarla demlenmesi-en azından şimdiki teknolojiyle- kabul edilebilecek bir durum değil. Hem makinelerin kontrolsüzce kahveyi yakması hem de demleyicinin bu ritüelin parçası olarak demlemeye kendinden bir şey katma isteği bu tip manuel ekipmanların kullanımını gerektiriyor.

2.maddeye geldiğimizde syphon gibi kullanımı çok kolay ve verimli olmayan bir ekipmanın varlığını tartışmak gerekiyor mesela. Yahut güncelde kahve üzerine üretilen ve ana amaçtan çok lüks dekorasyona odaklanan farklı demleme “gadget”ları. Bunların hepsi sektörün endüstrileşmesi ve insanların farklı bir şeye sahip olarak “profesyonel” hissetmek istemesinden doğuyor. O nedenle bu noktada basit bir makinedense çeşit çeşit farklı geometrilerde araçların kullanılması işin estetik boyutunu artırıyor. (Burada Chemex’in estetik değerinden ötürü hala bir müzede sergilendiğini, aslında 3.dalgayla özleşmesine rağmen 1941 gibi erken bir tarihte tasarlandığını not düşelim.)

3.madde ise yine 2.maddeyle çok ilintili. İnsanlar kendi “brew bar”ını kurmak ve onu farklı ekipmanlarla özleştirmek istiyorlar. O nedenle bu tip ekipmanlardan -mümkünse-birden fazla ediniyorlar.

Temel sebebe geldiğimizde ise şunu söylemek doğru olacaktır:

Bu ekipmanların ortaya çıkışı direkt olarak 3.nesille özleştirilemez (chemex örneğini düşünün.). Bununla birlikte bu ekipmanların üretimini ve yaygınlaşmasını teşvik eden, 3.nesilde kahveye atfedilen önemdir. Yani bir otomatik makineyi fazla özelleştiremeyeceğini fark eden tüketici, bu tarz manuel ekipmanlara yönelerek kahveye kendi yorumunu katmaya ve onun aromalarını en iyi şekilde açığa çıkarmaya çalışmıştır.

Kalın sağlıcakla…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ODTÜ GOURMETGUIDE I "ODTÜ'de Nerede Ne Yenir"

#oncekahvemgörüş : 3 karakteristik Coffee Department kavrumu deneyimi üzerine

#oncekahvemgörüş: "İyi kruvasan üzerine"